deadvlei_ilsudirgin_01

Tablo Gibi: Deadvlei

Dünyanın en eski çölüdür Namib. İçinde bulunan Namib-Naukluft Milli Parkı güneyden kuzeye Atlantik kıyısında 500 km boyunca uzanır. Ancak ziyaretçiler bu devasa koruma alanının sadece küçük bir kısmına erişilebilir: Naukluft Dağları, Kuiseb Nehri’nin bazı kısımları ve Sossusvlei.

Sossusvlei, etrafı kumullarla çevrili, tuz ve kilden oluşan bir düzlük. Nama dilinde vlei “bataklık”, sossus ise “kör akarsu” demek. Kastedilen akarsu Tsauchab Nehri (okunuşu: Tısaukhep). Bu nehir yoğun yağışlar sonrası taştığı zamanlarda dahi 50 km uzaktaki Atlantik’e kavuşamayan, gideceği adresi bulamadan çölde kaybolan, adeta gözleri görmeyen bir nehir.

Bugün ancak birkaç yılda bir görülen yoğun yağışlar Tsauchab Nehri’ni taşırırsa Sossusvlei düzlüğünü suyla dolduruyor. Kil katmanları suyu tutarak bir gölet oluşturuyor. Bu mavi gölet etrafını çevreleyen kumulların kızıllığıyla güzel bir tezat oluşturup gözleri okşadıktan sonra yer altında kaybolup gidiyor.

Sossusvlei’nin epey yakınında Deadvlei yatıyor. Ancak Sossusvlei’nin aksine Deadvlei tam 600 yıldır su görmemiş. Atlantik’ten esen sert rüzgarların oluşturduğu dünyanın en yüksek kumullarından birkaçı Tsauchab Nehri’nin önünü kesiyor. Ne kadar yoğun bir yağışla taşıp köpürmüş olursa olsun Tsauchab bu engeli aşamıyor. Deadvlei, yani Ölü Bataklık, ölü kalmaya devam ediyor.

Yaklaşık 1000 yıl önce oluştuğu düşünülen bu düzlüğün suya erişiminin kesilmesi birkaç yüzyıl sonra olmuş. Bu arada Afrika’nın güneyinde yaygın şekilde bulunan bir akasya türü (vachellia erioloba) alanda kök salmış. Suyu kesilen, çöl güneşine ve aşırı kuru bir iklime maruz kalan ağaçlar adeta fırınlanmış gibi, içlerindeki tüm su çekilerek kurumuş ve kömürleşmiş. Kökleri 15 metre derine kadar tutunduğu için dağılıp gitmemişler. Beyaz kil zemin üzerinde dimdik duran, simsiyah, etkileyici heykellere dönüşmüşler.

Deadvlei’nin çevresi dünyanın en yüksek kumullarıyla çevrili. Bu kumulların içerdiği demir oranı epey yüksek, bu da renklerinin kızıla çalmasına neden oluyor. Bunlardan en büyüğünün adı “Big Daddy“. Üzerine tırmanmak yaklaşık iki saat alsa da bu yorucu ve zahmetli çaba müthiş bir manzara vaat ediyor sonunda.

Çatlamış beyaz kil zemin, kıpkızıl kumullar, simsiyah ağaçlar ve masmavi gökyüzü… Doğanın boyadığı muazzam bir tablo burası!

PAYLAŞ: